30 Ocak 2014 Perşembe

VAMPİR GÜNLÜKLERİ : ELENA GİLBERT - KATHERİNE PİERCE STİLİ

Bolca aşk üçgenlerinin olduğu , aksiyonun eksik olmadığı 'Vampir Günlükleri' dizisinden elena gilbert ve kötü ikizi katherine pierce'in stillleri hakkında konuşalım birazda. Elena özellikle ilk sezon oldukça sade giyiniyordu hatta tabir-i caizse evden çıkarken ne bulduysa giymiş çıkmış  gibiydi. Kız üstüne giydiği ceket ve alelade bir tişört altına kot pantolonla süt gibi iki çocuğu kaptı . Hayır yani düşününce Alacakaranlık serisindeki bella da bir tişört bir kot giyip çıkıyordu oda iki tane süt gibi çocuğu kapmıştı, acaba keramet tişört-kotta mı , hayır yani gerçekten tişört kotta bu kadar çekicilik varsa 1 saat ayna karşısında uğraşmıyım diyorum . Neyse bu kadar yakınmak yeter . Katherine pierce yani şu elenanın ikizi olan yada daha doğrusu elena onun soyundan geliyor neyse artık görsel ikizler sonuçta . Ama dediğim gibi sadece görsel ikizler stil konusunda hiç alakaları yok. Elena her ne kadar hanım hanımcık ev kızı gibi dolaşsın Katherine de bir o kadar seksi , vahşi bir stile sahip yani tam bir vamp kadını . 

katherine-elena       


Ama Allah için ne demişler yiğidi öldür hakkını yeme.Kız çuval giyse yakışıyor.Eee tabi o kadar güzel vücudumuz olsa bizede yakışır hobbit gibi kaldık.
Okuyorlar mı yoksa sırf etkinlik mi düzenleniyor belli değil. Okul hayatının yarısı okul balolarında yarısıda vampirlerden kaçmakla geçti kızcağızın .


Sokak tarzı bu kadar sade olan bir kız tutupda gece yatarken seski gecelikler giyicek değil ya askılı bir bluz altınada kısa bir şort tamamdır. Yok yok her şey bahane bence bu kız rahatına çok düşkün.

Kız durdu durdu cadılar bayramında bende ne cevherler saklı bakın der gibi giydi seksi hemşire kostümünü çıktı ortaya . Zavallı salvatore kardeşler napsın akılları başlarından gitti .  Yani zaten süt gibi sevgilin var damonıda bize bıraksaydın ne olurdu sanki , hepsi senin mi olsun.

Bu elbiseyide güzellik yarışması gibi bir şeyde giymişdi. Sade ama göz doldurucu bir elbise . Dökümlü kumaşı elenaya gerçekten çok yakışmış . 


Yarışma esnasında kavalyesi stefan'ın ya işi çıkmıştı yada başına bir şey gelmişti onuda hatırlamıyorum ama stefan gelmediği için damon kavalyelik yapmıştı. Allahım Allahım ne kadar da mükemmel gözüküyorlar inşallah herkese damon gibi sevgili nasip olur.

Finallerdi,bütlerdi derken hiç kafa kalmadı artık. Bu elbiseyi nerde giydiğini hatırlamıyorum ama iyikide hatırlamıyorum.Hayır yani çuval giysen yakışıyor dedik omuzların güzel straplez elbiseyi taşıyabiliyorsun da bu ne yani. En sevmedğim renk olan turuncuyu giymişsin bide üstüne üstlük parıl parıl parlıyor . Uzak akraba düğününe giderken ne giyeceğini bilemeyen ablalara dönmüşsün. Yok olmamış bu .


Bunu nerde giydiğini gayet iyi hatırlıyorum . Mezuniyet balosunda . Normalde carolinenin aylar önce ayırtmış olduğu bu elbiseyi vampir olduktan sonra kötü biri olunca caroline den çalmıştı . Caroline de bana elbise mi yok diyerek kendine aşık olan  köken vampir klaustan ailesinin giydiği eski elbiselerden almıştı , gayette güzel olmuştu. Rengi,kumaşı,modeli çok güzel. Ee kız straplez elbiseyide taşıyabiliyor . Keşke bir de saçlarını dağınık topuz yapıp elbisenin güzelliğini daha çok ortaya çıkarsaymış .


Okuldaki 50'ler balosunda saçına takdığı beyaz bandana , büyük yuvarlak beyaz küpeler ,  açık mavi gömlek ve onu tamamlaığı kırmızı kemer , mor tayt pantolonuyla oldukça şeker görünüyor . Özelliklede saçlarına bayıldım . Ancak eğer sizde bir 50 'ler balosuna katılacaksanız yüksek belli kabarık etekler , kalın renkli bilezikler , büyük küpeler giyip takıp takıştırıp gidebilirsiniz. Abartıların , renklerin bol olduğu 50'ler modasında istediğiniz kadar abartabilirsiniz :)

Köken vampirlerin kasabaya taşındıklarında tanışmak için verdikleri baloda giymişti sanırım bunuda. Siyah straplez,pullu , kabarık tüllü bu abiyenin içinde muhteşem gözüküyor .  Bir mezuniyette giyilecek kadar olmasada nişanınızda bu tip bir abiyeyi rahatlıkla giyebilirsiniz.




Aralarında yüzyıllar olunca moda da farklı oluyor doğal olarak. Elenanın kötü versiyonu olan Katherine yaşadığı yüzyılın elbiselerini üzerinde taşıyor . O yüzyıllarda yaşamadığım içinde bu modanın ne denli beğenileceğini bilemem ama elena gibi sade olmadığı o kaparık elbiselerin içinde oldukça seksi gözüktüğü belli.
 Eğer izlediğiniz bir dizideki beğendiğiniz bir karakter için yorum yapmamı incelememi istiyorsanız söylemeniz yeterli. Herkese mutlu,huzurlu günler.. :) :)

29 Ocak 2014 Çarşamba

RUHUMUN DERİNLİKLERİ... CAN ATİLLA ESERLERİ...


 Başlıktanda anlaşılcacağı üzere insanın dinledikçe ruhunun derinliklerine işleyen , bambaşka dünyalara götüren , hayallere daldıran Can Atilla'nın eserlerinden bahsedeceğim.
  Can Atilla'nın besteleriyle kaç yıl önce olduğunu hatırlamıyorum ama bir müzik kanalında 'Sultanlar Aşkına' adlı eseriyle tanıştım. Klasik müziğe hayranlığım bir yana Can Atilla'nın bestelerindeki ruh bir yana. Eğer dinlememişseniz dinleyince ne demek istediğimi eminim anlıyacaksınız
Can Atilla kimdir? Resmi sitesinden aldığım bilgilere göre ; 1969 ylıında Ankara'da doğmuş , 1980 yılında Ankara Devlet Konservatuar'ına girmiş ,1988-90 yılları arasında Cumhurbaşkalığı senfoni orkestrasında keman üyeliği yapmış.  2005'te Üçlemenin İlk Albümü " Cariyeler ve Geceler " Albümü Yayınlanmış.
 2006'da Üçlemenin İkinci Albümü " 1453 – Sultanlar Aşkına " Albümü Yayınlanmış.
 2007'de de Üçlemenin Son Albümü " Aşk-ı Hürrem " Albümü Yayınlanmış . Tabi yaptıkları ve aldıkları ödüller bunlarla sınırlı değil. Geri kalan bilgileri http://www.canatilla.net/ öğrenebilirsiniz.
   Her ne kadar besteleri muhteşem bir güzelliktede olsada bana göre Türkiye'de çok fazla tanınmıyor , umarım ileriki yıllarda daha fazla kişi Can Atilla gibi birini tanıma , dinleme şansında olur .
   Canı sıkılan,üzülen,mutsuz olan herkese mutlaka bir Can Atilla bestesini dinlemesini öneririm.
           İşte sizler için bir kaç Can atilla bestesi ;

Can Atilla - Aşk-ı Hüma


Can Atilla - Rozalina


Can Atilla - Vivaldi İstanbulda


Can Atilla - Aşk-ı Hürrem
Huzur,mutluluk dolu günler dilerim. :)

27 Ocak 2014 Pazartesi

BANA DOĞRU SEN...

AŞKLI ŞEYLER...
  Bu yazımda size iki düşmanın çatışmasını yazıcam.Onlar ki aşk ve gururdur.
  Aşkın olduğu yerde gurur olmaz , gururun geldiği yere aşk uğrayamaz.
  Aşk öyle bir şey ki hiç ummadığınız anda gelir sizi bulur. Bir çok ilişki yaşarsınız aşık oldum zannedersiniz ama aslında sizin aşk sandığınız yanlız kalmaktan korkarsınız yanlızlığınızı karşı tarafla paylaşırsınız, ailenizden yeteri kadar sevgi göremiyorsunuzdur karşı tarafın en küçük bir ilgisini aşk zannedersiniz , elde etmeye çalıştığınız ama bir türlü başaramadığınız biri vardır buna karşı duygularınızı aşk zannedersiniz.. falan falan diye gider bu örnekler.
  Peki bunca örnekten sonra aşık olduğumu nasıl anlıycam derseniz ilk önce bir kendinizi analiz edin nasıl bir insansınız gerçekten nelerden hoşlanırsınız , nelerden nefret edersiniz , ilk önce gerçekten kim olduğunuzu bilmeniz gerekir . Bazen çevrenin etkileriyle birlikte yada başka bir sebeplerden dolayı başka biri gibi davranıp düşünebilirsiniz peki siz aslında kimsiniz. İçinizdeki sesle konuşup dertleştikten sonra kim olduğunu anlayabilirsiniz ve kimseniz öyle davranın çevrenizdeki kimse umrunuzda olmasın. Eğer ki bunu başarabilirseniz yolun bir kısmını gitmişsiniz demektir. Sonrada arkanıza yaslanıp gözlerinizi kapatın, ellerinizi kalbinizin üzerine koyun ve düşünün. Her şeyiyle düşünün iyisiyle kötüsüyle , yanınızdayken yada değilken , şimdi asıl kim olduğunuzu biliyorsunuz ki öyle düşünün . Şimdi sorun kendinize gerçekten ne hissediyorum onun hakkında diye eminim cevabıda bulacaksınız. Ve eğer bulduğunuz cevap evet ben ona gerçekten aşığım ama bu körü körüne bağlanma gibi değil o benim hayatımdaki bir ışık , mutlu olma sebeplerimden biri diyorsanız çok şanslısınız. Çünkü bu zamanda gerçek aşkı bulmak çok zor , ama asıl zor olan aşkın kendisidir. Aşk ki : fedakarlık ister , sadakat ister , güven ister , her daim açtır sevgiyle doymak ister , nankördür hep yanında olsun ister , koşulsuzdur karşı tarafın da aşık olup olmadığına bakmaz sadece sever. Çoğu zaman tek taraflıdır karşı tarafın gönlüne yakışamaz , fazla gelir aşkı ona anlamaz , nadirdir ki iki tarafta aşık olur işte o zaman en büyük mutlulukta budur. Çünkü bu dünyada maddi hiç bir şey sizin gönlünüzü ruhunuzu tatmin etmez ama halbuki aşk,sevgiyle dolu insanlar dünyanın en mutlu insanlarıdır.
  Şimdi gelelim gurura. Dediğim gibi aşkın olduğu yerde gurur bulunmamalı eğer gurur olursa aşk uzaklaşıp gider . Bu kadar zor bulunan bir nimeti kaçırmak gerçekten çok ayıp olur . O yüzden gerçekten aşıksanız gururunuzu bir yana atın , uzaklaştırın onu kendinizden ve sadece aşkla yaşayın...